28 Temmuz 2008 Pazartesi

www.takasmerkezi.com ve Önder Eren’in girişimci markası!



Önder Eren ile tanışmadım. Sadece e-postadan iletişim kurdum, sesini dahi duymadım. TakasMerkezi.com ile ilgili bana mail geldi ve ardından kurucusu Önder beyden özel bir mail geldi. Ve beni, yani Reklamhavuzu girişimimi çok sıkı takip etmiş olduğunu ve bu gibi girişimlere çok değer verdiğini ifade etti. Yaklaşım mütevazi, samimi ve yalın. Yıllardır yaptığı girişimlerden de aslında ne kadar çok çalıştığı, ve ne kadar çok yorulduğu ortadadır. Kısmet olursa tanışacağım ve bu derin marka insan ile fikir alışverişinde bulunacağım.

Şimdi diyeceksiniz ki Murat reklam yapıyor. Öyle değil, ben girişimciliğin, kalkınmanın, üretimin, istihdamın, geleceğin reklamını yapıyorum aslında. Fakat birileri ısrarla hala kendi reklamını yapıyor, kendini ön plana çıkarıyor, özel çıkarları toplumun genel faydasına tercih ediyor. Her yerde havalı havalı boy gösteriyor. Büyük grupların anlamsız, bir iki yıl sonra batacak girişimlerinin altına sığınıyor. Bu arada parayı da bulabiliyor tabi ki ve güç kazanıyor. Akıllıca değil mi? Evet bireysel olarak akıllıca, toplumsal açıdan akılsızca. ”Benden sonrası tufan” yaklaşımı...

Bu iki paragraf dahi yurdum insanının kişisel markalaşma konusundaki yanlış ve gelecek karartan algısını anlatıyor aslında. Bireyin markalaşması sosyolojik parametrelerle güçleniyor aslında. Buna demokrasi kültürünü benimseme de dahil, teknolojik kabiliyetlerimizin gelişmesi de. Yoksa en zeki, en kabiliyetli insanlar dahi yalnız kalır, korkar ve siner. Yalnız kalan bir insanın markalaşması da düşünülemez. Gelin bu girişimci insanların nasıl yalnız kaldığını ve böyle giderse Türkiye’den Google’ın ”G” sinin dahi çıkamayacağını madde madde anlamaya, anlatmaya çalışalım.

1- Yoldan geçen bir insan bana dese ki; ” Murat bey ben şöyle bir girişim yaptım, bana yardımcı olur musunuz?”. Göreyim ki, girişim tek kelime ile berbat aslında. Ama o insanın motivasyonunu kırmamak, bilgim dahilinde doğru yönlendirmek için o iş abesle iştigal dahi olsa elimden gelen desteği, tavsiyeyi vermeye çalışırım. Reklamhavuzu da freelance arkadaşlar için aynı destekle yola çıkmıştı. Ve hala akıllarda. Demek istemiyorum ki gereksiz işlerle vakit kaybedin, kendinize yatırım yapmayın. Sadece önce değer verin, saygı ile karşılayın.

2- Yeni bir internet projesi gördük diyelim. "Ya adama bak, parayı götürecek valla. Hadi hemen biz de yapalım, pastadan pay kazanalım." Hatta mümkün ise karşı reklam yapıyoruz diye çomak sokalım. Hep bana rabbena. Bilmez ki o kişinin, ekibinin onu ortaya çıkarana kadar akla karayı seçtiğini.

3- Benim fikrim, benim projem en güzelidir diyerek kendinin kandıran girişimci tipler var ya. Onlar da o rüyadan en kısa zamanda uyanıyorlar merak etmeyin.

4- Büyük holdinglerin internet, mobil projelere yatırımlarını düşünelim. İnsaf, Turkcell dahi Shubuo da yanlışlar yapmışken siz daha dünkü çocuk sayılırsınz. Yüz binlerce dolarlar yatırır, sonunda ”aaa olmadı” diyerek değiş ton ton yaparsınız. Bana parmakların sayısnı geçecek kadar örnek gösterebilir misiniz, büyük sermayenin küçük ama gelecek vadeden internet, mobil projelerine destek verdiğini ve devam ettiğini.

5- Elitleşme sorunu var hala ülkemizde. Elit takılırsa daha çabuk yükselebileceğini düşünen tipler. Sonuç, ya zengin bir aile kızı bulunur ya da dolgun bir maaş ile yola devam. Girişim mi, ne uğraşacağım kardeşim.

6- Bu ükede doğdum, KOBİ kelimesini duydum, yaşım oldu 35 hala KOBİ kelimesini duyuyorum. Daha yeni yeni Avrupa Birliği fonları, KOSGEB v.s. fonları sık konuşulmaya başlandı. Halbuki ekonomin % 70’i herhalde bu kategori üzerinde dönüyor. Yani ter kokusuna saygı duyulması gereken esnafımız.

7- İnsanoğlu kıskançtır, gururludur, nankördür, zalimdir, cahildir. İsterseniz genetik yapıyı araştırın, bu yaratılıştan böyle. Ah şu kıskanma güdümüz, imrenmeye dönüşse de daha fazla çalışsak ve daha çok yardımcı olmaya çalışsak.

8- Venture ya da seed capital firmaları iş planı istiyor. Hadi yaptık gönderdik diyelim iyi kötü. Hiç bu sürecin sonuçlarını inceleyen var mı? Yurt dışında değil belki ama ülkemizde hala ”tanıdık” ayakları daha önemlidir. Keşfedilmek için ya popçu ya topçu mantığı hala geçerlidir. İş adamlarının bizim internet projelerini araştırdığımız kadar zamanları, iletişim imkanları yok mu? Fazlası ile var ama vizyon o yöne değil ki.


Ben de bu vizyonu aklım erdi ereli merak etmişimdir. Acaba hükümetlerin 50 yıllık bir planı olsa nereye yatırımı olur, olmuştur, olacaktır. Hayvancılık, tarım desen ”köylü” imajı kötüdür ya hadi taknolojiye. Teknoloji, o da yok. Hadi organik tarıma. O ne zaman olur, bilmem ki. O da olmadı, hadi turizme bakalım. Çocuğum bana böyle bir soru sorarsa oturup ağlamam lazım herhalde.

10 madde bile yazmak istemiyorum, çünkü moral kalmıyor. Ben en başa Önder Eren ve bu gibi girişimci ruhun kendilerini kıskıvrak sardığı ve içten bir gayretle yola devam eden insanlara dönmek istiyorum.


Ey girişimci arkadaşlar, sizler benim bu yazdıklarımı unutun, yolunuza mantıklı, istikrarlı, planlı ve sabırlı bir şekilde devam edin. Motivasyonunuzu bozan, size, emeğinize saygı duymayan her şeyi çöpe atın. Sizin gibi girişimcilere gerçekten, gönülden yardımcı olun ve birilerine ders verin. Girişimci insanların marka değerini ısrarla anlatın.

Başarılar TakasMerkezi.com, Önder Eren ve nice girişimci arkadaşlara.

Saygılarımla.

3 yorum:

Sarp Erdağ dedi ki...

Çok güzel noktalara değinmişsiniz, keşke ülkemizde girişimcilik konusunda böyle yazılar çok daha fazla bulunabilse...

Murat Esenli dedi ki...

Teşekkür ederim Sarp. Bir şeyleri anlatabildiğime seviniyorum. Görüşmek üzere.

Adsız dedi ki...

Başı sonu olmayan çok dağınık yazılmış bir yazı. Niye google'un g si bile çıkmaz sayalım demişsiniz ama kel alaka bir sürü maddeler sıralamışsınız. Sarp arkadaşımızıda tebrik ediyorum çok güzel noktalar yakalamış bu yazıdan (!).