11 Temmuz 2008 Cuma

İz Bırakın

Teknolojinin gelişmesi ile her yerden bilgi alabilir, her yere ulaşabilir duruma geldik neredeyse. Sosyal medya olarak düşünürsek, internetteki networkler üzerinden bize ulaşılmaması imkansız gibi bir şey. Her yere bilgi saçıyoruz, bu bilgiler bazen kötü amaçlı da kullanılabiliyor tabi ki. Mail adresinize gelen “spam“ maillerden tutun, bilgilerinizi kendi amaçları için kullanmak isteyecek organizasyonlara varana kadar. Kişiler de şirketler de bu iletişim ağlarını ve yazılımları en verimli şekilde kullanmak istiyor. Otomatik süreçler, raporlar, uyarı sistemleri v.s.

Hızlı gelişme sürecinde olan, sürekli yeni düzenlemeler yapan, pazarı geniş, hedefi yüksek şirketlerde bilgi aktarımı, geri besleme çok önemli hale gelir. Bir toplantı notunun dahi yazılamaması ve ilgili kişilere ulaştırılmaması bir çok soruna yol açabilir. Bir toplantı yaparsınız, konu çok önemlidir ama toplantı notu yazılmaz. Ya da alınan kararlar bir türllü uygulamaya geçirilmez ve takip de olmayınca altı ay sonra o konu tekrar işlenir. Büyük zaman kaybı.

Bu konuda gerilla yöntemi gibi düşündüğüm bir fikri buradan sizlere anlatmak istiyorum;

Toplantının bitiminde, tahtayı silerek, son yapılan toplantının konusu, saati ve katılımcıları yazılacak. İçeriye yeni toplantı katılımcıları geldiğinde büyük ihtimalle o yazıyı okuyacaklar. Olası faydaları şöyle;

- Konu ile ilgili önerisi olan o kişilere bilgi verebilir.


- Sorusu olan sorabilir.

- Şirkette o gün yapılan en az bir toplantı konusunu öğrenmiş ve gelişimle ilgili fikir sahibi olmuş olur.

Sadece bir fikir, ben son toplantımda uyguladım. İlginç karşılandı. Geri bildirimi çok hızlı, online olan şirketler bunu uygulamayabilir. Fakat ”bilgi aktarımı” ülkemizde o kadar az ki. Hatta içler acısı. Bundan dolayı ne kadar iş gücü kaybı olduğu bir hesaplansa ...

Bu fikir şu andaki internet projeleri ile çok ilişikili. Uygun ortamlarda, uygun etiketlerle kendimizi tanıtmak. Ve gün içinde, ya da son zamanlarda hangi işlerle uğraştığımızı yazmak. Hatta kendimizi nasıl hisstettiğimizi dahi belirtiyoruz. Bildiğiniz gibi Twitter ve Facebook gibi projeler bu imkanı sağlıyor. Bu hem bizim hem de çevremizin hoşuna gidiyor. Çünkü iz bırakıyoruz, iletişimi daha açık bir duruma getiriyoruz. Ve kişisel markamızın daha anlaşılır, daha ulaşılır olduğunu vurguluyoruz.

İddia ediyorum, iş dünyasında başarıya ulaşmak için yaptığımız analizlerin, hareket planlarının, gerilla çözümleri, yalın süreçlerin % 30’unu kişisel markalaşmamız için yapsak, ihya oluruz.

Fikir hakkında yorumlarınızı beklerim.

Hiç yorum yok: