30 Temmuz 2008 Çarşamba

Tutkunuz ve markanız

Kişisel markalaşma kriterlerinde en çok dikkaitimi çeken madde ”tutku” olarak çevirebileceğimiz İngilizce ifadesi ile ”passion“ kelimesidir. Bu kelime sözlükte “ihtiras, güç, öfke, hiddet, şehvet“ gibi anlamlara da gelir. Evet, kesinlikle doğru ifadelerdir ve kişinin markalaşma süreci için vazgeçilmez içsel bir dürtü gibidir. Siz hiç gördünüz mü tutkusu, hırsı, uğrunda yaşamını haracayacak hedefi olmayan başarılı bir insan. Dikkat edelim lütfen, zengin ve ünlü insan demedim. İnsanları fikirleriyle, sözleriyle, hareketleri ile arkasından sürükleyen insanlar tam da tutkulu insanlardır.

Tarihte toplumlara yön veren krallar, liderler, devrimciler kim varsa bu sınıfa rahat girer. İş dünyasında da öyle CEO’lar vardır ki transfer için yüklü paralar ödenir bu insanlara. Bu tutku denilen şey doğuştan mıdır? Bu tartışmaya girmeyelim. Nereden gelirse gelsin piyano çalmaktan, ses sistemlerindeki uzmanlığa, hipnozdan, burçlara kadar tutkulu bir şekilde bağlı olabiliriz. Ve ticari olarak da bu yönlerimizden kazanç elde edebiliriz. Örneğin girişimcilik bir tutku, bir ihtiras halini almış olabilir. Her ne kadar başarısızlıklar getirmiş olsa da bir türlü vazgeçilemez.


İşte tutkuya dair bazı adımlar;

1- Önemli olan bu kelimeye karşılık gelen özelliğimizi en başta bilmek ve kendimize dürüstçe ifade edebilmektir. Hani deriz ya “bunu seviyorum işte, ne yapayım“ diye. Aman ha, hobilerden filan bahsetmiyorum, yanlış anlamayın. Kendinizi en iyi ifade edebileceğiniz, onu yapınca mutlu olacağınız ve tabi ki size maddi olarak da katkıda bulunabilecek kabiliyetlerinizden bahsediyorum.

2- İkinci önemli adım bu konuda biri size soru sorduğunda vereceğiniz cevaptır. Kısa bir paragrafı geçmemeli ve en fazla iki-üç cümleden oluşmalı. Aslinda bu cevabı siz vermezsiniz, çevreniz sizi düşündüğünde akıllarına gelen cevap o ise başardınız demektir.

3- Tutkunuzu abartmadan, gururlanmadan, hava-caka satmadan insanlara tanıtabilmeniz gerekmekte. Farklı ve güçlü olduğunuz bu yönünüz, zaten duruşu ile raklamını yapmaktadır. Siz sadece bazı pazarlama networkleri ve kanallarını keşfedin yeter.

4- Tutkunuz ile başkalarının bağlantı kurmasına, yararlanmasına, fayda ve huzur bulmasına izin verin. Yani iletişime açık olun. Yoksa bu özelliğiniz ölene kadar sizinle yalnız kalır.

5- Ve son olarak da gözlerinizden okunan bu tutku çerçevesinde bir anlam yaratmış olmalı ve bu anlama hep bir şeyler katıyor olmalısınız. Yani farklı bir yaklaşım, farklı uygulama tarzı, farklı çıkarımlar gibi.

Bir hatırlatma; tutkunuzun esiri olmayın. İçinizi kemirecek dercede hırslı olsanız dahi realiteyi, mantığı göz ardı etmeyin. Yine aynı konuda işinize, hedefinize devam edebilirsiniz ama kendinizi harcamadan, yıpratmadan. Yoksa o tutkuyu taşıyacak ne fiziğiniz kalır ne de kimyanız.

Örneğin benim girişimcilik tutkumu, uğrunda neleri göze aldığımı bilenler bilir. Hala da gözlerimde, sözlerimde onu bulursunuz.

Saygılarımla.


Hiç yorum yok: