5 Kasım 2008 Çarşamba

Bence hazırsınız;

Yaratıcı, innovatif fikirler güzeldir, fark yaratır, rekabette büyük fark açmanızı sağlayabilir. Ama sadece bir fikirdir işte. Uygulanmadıktan sonra durduğu yerde değer kazanacak ticari bir şey değildir.

Uygulama daha büyük bir cesaret, planlama ve risk alma işidir. Yeri ve zamanı tabi ki önemlidir. Ama küçük de olsa başlamak, denemek günümüzde her şeydir diyebiliriz. Sonucu başarısız olabilir, batabilir, huzur vermeyebilir ama çok şey öğretir insana bir dahaki adımı için.
Bir zamanlar reklam işinde KOBİ olarak adlandırılan firmalar için süper reklam fikirleri düşündük ve uyguladık da. Özellikle yumurta ve zeytin üzerine. Tabi kapsamlı pazarlama işleriydi bazıları. Ama kendimi yaratıcı fikre o kadar odaklamıştım ki aslında ticareti, piyasayı bilmiyormuşum. Ve tabi ki battım. Yine de girişimci ruh ile uyguladığım, yapmaya çalıştığım her şeyin bana o kadar çok faydası oldu ki.

Şu andaki işimde süreci verimli hale getirme adına yaptığım her analiz, attığım her adım masamda daha rahat oturmamı sağlıyor. Ama bir o kadar da takibin, ölçümlemenin önemini anladım. Almanya’ya bağlı bir yazılım paketimiz var ama hiç kullanışlı değil ve raporlama sıfır diyebilirim. Her departmanın süreci için öyle yazılımlar yapıldı ki neredeyse bir paket ortaya çıktı. Yani SAP modüllerine kafa tutar. Sorunu çözümlenen her süreç için plan yapıldı ve harekete geçildi.

Yıllardır hobi olarak takip ettiğim kişisel markalaşma konusunda her ne kadar başkalarına bir şeyler yazıyor gibi görünsem de, en başta kendim o kadar çok şey öğreniyorum ki. Özellikle toplumsal duruşumuzu anlama adına. Yine uygulamanın gücü.

Uygulama ile beraberinde gelen büyük sorumluluk da takip oluyor. Tabi ölçerek takip. Emin olun bir işi yaparken arkadaşın kaç adım attığından, kullandığı programda kaç ekran gezdiğine, telefon sürelerine kadar. Öyle verimsizlikler çıktı ki ortaya. Derine indikçe daha doğru çözümlere ulaşıldı.

Tüm bunları neden yazıyorum! Kişisel markalaşma hedefi de bir proje gibidir. Analizi, planlaması, operasyonu, takibi, finansal maliyet ve getiri hesapları vardır. İtiraf ediyorum, yazılan şeyler aslında hep aynıdır. Sunum şekli, pazarlama ve kullanım araçları farklıdır. Sadece okumak, düşünmek, not almak yetmez. Deriiiin bir nefes alıp, “haydi” diyerek adım atmak gerek. Yüzdüğümüz sulardaki çöplere, atıklara takılmamak gerek. Günlük yaşamda rutin yapılanlar listesinin ana kategorilerini baştan yazmak gerek. Çıkan her engeli usulünce yolumuzdan atmak gerek.

Tamam, uygulamaya geçtik ama ne takip eden biri, ne de bir program var. Markalaşma adımlarınızı belli periyodlarda bir şekilde takip edemiyorsanız ne yaptığınızı nasıl anlayacaksınız ki! İnternetteki sosyal medya araçlarından, çevrenizdeki akıl hocalarınıza varana kadar bir kaç kontrol noktası oluşturun. Örneğin, en güvendiğiniz arkadaşınız mentorunuz olsun. Eşinize, çocuğunuza dahi bir görev verin. Hem takip işini delege etmiş olursunuz, hem de daha eğlenceli hale gelebilir.

Fark etti iseniz şirketler için konuştuğumuz adımları bireyler için de konuşuyoruz. Ama günü birlik, belli dönemlerde uygulanacak promosyonel pazarlama faaliyetlerinden asla bahsetmiyoruz. Bir ömür taşıyacağınız etiketlerin altın değerinde olması için her anınızdan, her düşüncenizden, her davranışından bahsediyoruz.

Hazır mısınız, uygulamaya, takip etmeye, ölçümlemeye.

Bence hazırsınız çünkü, inanın marka sizsiniz.


Saygılarımla.

Hiç yorum yok: