Yıllardır kişilikle, davranışlarla, iletişimle ilgili farklı eğitimler aldım. Bazıları gerçekten çok etkileyici oluyor. Çünkü insan denilen varlığın daha iç dünyasına iniyor ve analiz, çözümleme yapıyor. Yani sıfır noktasından, hatta annemiz bize hamile kaldığından itibaren. Bu gibi konuları bilmek için illa ki psikoloji okumaya gerek yok. Bilimsel uzmanlık için tabi gerek var ama özet bilgileri öğrenmek herkes için zorunlu. Özellikle patronlar, yöneticiler ve tabi ki satışçılar için.
Bugünlerde çok beğendiğim, saygı duyduğum Ufuk Koç ekibinden Arcan beyin yaptığı iki testin sonucunu anlattığı eğitime katıldım. Önce belki bir çok kişinin bildiği şaşırtıcı gerçekleri tekrarlayalım;
1- 5 yaşına kadar kişiliğimizin % 85’i oluşuyor.
2- 5-14 yaş arası, yani ergenliğe kadar da % 15’i oluşuyor.
Yani olay bitti mi? Bundan sonra gerçekten de çocukluğumuzu yaşıyoruz. Sadece eğitim ve kontrollerle hatalı yönlerimizi düzeltmeye çalışıyoruz.
Özellikle bir çocuğun ilk üç yılı altın değerinde. İşle işleyebildiğin kadar. Güzel işleyemezsen ileride bir sorun paketi önünde. Bu eğitimi doğru verebilmek için isterseniz 3 üniversite 2 yüksek lisans bitirin. Yine de bakacaksınız ki çocuk 3 yaşına gelmiş olacak ve aslında bir çok eksik olduğun farkedeceksiniz. Tabi ki elinizden geleni yapmış olacaksınız belki ama yanlışlarınızı kim sorgulayacak. Tabi ki çocuğunuz büyüyünce onun yaşam karnesi aslında anne babaya verilmiş not olacak.
Bu işin çocukluk kısmı. Büyüdük ve 30 yaşına geldik diyelim. Bir şirkette çalışıyoruz. Yüzlerce, belki binlerce insan var iletişimde bulunduğumuz. Her biri ayrı telden çalıyor. Hiç biri birbirine benzemiyor. Ama şirket çıkarları ve para kazanmak için doğru iletişim kurma zorunluluğumuz var. Hani “insan sarrafı” derler ya o durumda da bir çoğumuz olamayabiliriz. O zaman ne olacak. Psikoloji, insan kaynakları araştırmaları artık çok gelişti. Bu değerlendirmelerden ikisini ele alalım. Eğitimin özeti gibi olsun.
1- Davranış Tarzı Testi (28 soru)
2- Kişilerarası Etkileşim (40 soru)
550 soruluk olanlar da varmış, şükredelim.
Davranış tarzına göre bazı sonuçlar;
Görev Odaklı-İnsan Odaklı-Pasif-Agresif gibi açılımlar var. Testin sonucunda örneğin görev odaklı ve agresif yelpazesinde çıkabiliyorsunuz. Yani sürekli güç, prestij, denetim, hedef, başarı isteyen panter, yönlendirici bir kişi. Ya da insan odaklı ve pasif yelpazesinde. Yani onay bekleyen, ekip isteyen, sadık, vefalı, aidiyeti bol olan bir kişi.
Kişilerarası Etkileşime göre bazı sonuçlar;
Örneğin baskı altındaki davranışlarımız. Çözüm için ne kadar girişkeniz ve düşündüklerimizi ne kadar, hangi şekilde ifade ediyoruz? Hangi sürede, ne kadar agresif oluyoruz. Ne zaman pes ediyor, ya da ne kadar süre içimize atarak, kin tutarak “hımmm ben sana gösteririm” diyoruz.
Tüm bunları tekrar tekrar okuyunca, eğitimini alınca kişisel markalaşmanın ne demek olduğunu sanırım daha iyi anlıyoruz. Bu eğitimlerin amacı öncelikle insanın kendini, varlığı, hayatı tanımasıdır. Kimse “ben böyleyim, ne yapayım” diyemez. O zaman bir çoğumuzun anne ve babası bu eğitimleri almış ve doğru uygulamış olmalı. Bu da imkansız gibi bir şey. Önemli olan çocukluktan ya da genlerden gelen güzellikleri, güçlü ve doğru davranışları korumak, eksik, zayıf ve hatalı yönleri de ısrarla değiştirmeye çalışmaktır. Ama bu arada zorlama ile gastrit olmadan.
Biraz uzun oldu ama konumuz kişisel markalaşma ve marka insanlar idi. Bu iki kavrama uyan insanları iyi inceleyin. Göreceksiniz ki bu anlattıkarımızı, eğitimini almamış olsa dahi çok iyi bilen, ona göre davranan gün görmüş, sabırlı, anlayışlı, yerinde konuşan, yerinde susan, sadece bakışları ile bir çok mesaj verebilen insanlardır. Bu arada “insan sarrafı” olmak için illa ki 70 yaşında olmaya gerek yoktur. Henüz 30 yaşındaki bir satışçı da hedef kitlesini, müşterilerini iyi analiz ederek bu sonuçlara ulaşır ve en uygun satışı yapar. Genç bir yönetici de her biri farklı kişilikleri olan 100 kişilik bölümünü de her birine bu testleri yapmış ve sonucunu biliyormuş gibi davranır ve yüksek verim alır.
Sonuç; Arcan beyin de eğitim sonunda ifade ettiği gibi "en zor olan insanını kendini yönetmesidir." Bu da zaten marka insan olabilmenin olmazsa olmaz şartıdır. Sakın bu yazıdan sonra anne babanıza ve çeverenize kızmayın :) Halinize şükredin ve kendimi daha çok nasıl geliştirebilirim, insanlığa daha çok nasıl faydalı olabilirm diye düşünün.
Saygılarımla ve teşekkürler Ufuk Koç ve ekibi.
13 Haziran 2008 Cuma
Kişisel Markalaşma nasıl oluyor ya da olamıyor?
Etiketler:
çocukluk,
Eğitim,
İletişim,
insan sarrafı,
Kişilik Testi,
Ufuk Koç
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder