24 Eylül 2008 Çarşamba
Nostradamus da söylemiştir belki !
İktisat Bankası ve Turkcell olmak üzere beş yıldan fazla bir süre Bilgi İşlem Departmanlarında projeler yaptım. Yani internet bankacılığından, call center uygulamalarına, GSM tarifelerinden, mobil pazarlama kampanyalarına kadar. Tabi bunların hepsi kurumsal uygulamalar idi. Şimdi web 2.0 gibi olanaklarla internet ve mobil ortamda yazılan uygulamalar daha farklı. En başta, artık “birey” den yola çıkılıyor. Toplumsal ağların ortaya çıkması ile oluşan platformlardan kurumsal markalar da pazarlama ve satış anlamında fayda sağlayabiliyor.
Bunun nedeni aslında basit. Evrendeki ilk varlık bireydir, yani iletişimin başladığı nokta. Demokrasi, özgürlük ve birlikte yaşama standartları yükseldikçe herkes yeniden bireyi keşfediyor. Bu durum teknoloji ürünleri için de geçerli, pazarlama stratejileri için de.
Yazılımlar da bu noktada, kişinin yaşamını kolaylaştırıcı hizmetler sunmak için yarışır hale geldi. Facebook, Twitter, Frienfeed, Linkedin, Xing, v.s. adını sayamayacağım bir çok uygulama. İletişim kanalları, dikey, paralel, çapraz ne derseniz deyin hayatımza girmiş durumda. Fakat bir karmaşa ve zorluk da beraberinde geliyor. Yani dağınıklık. İşte bu noktada web bilmem kaç sıfıra doğru giderken bireyin tüm yaşamını kayıt altına alabilecek, loglayabilecek, iz bıraktırabilecek ve arkasından takibini, raporlamasını çıkartabilecek uygulamalar geliştirecek.
Bu bloğun konusu olduğu için konuyu kişisel markalaşma açısından yorumlarsak şöye; şu andaki kişisel marka duruşumuzdan, hedeflerimize, networkümüze, yani tüm kişisel gelişim olarak adlandırılan sürece bir uygulamadan bakabileceğiz. Daha lokal ve özel “intranet” gibi uygulamalar oluşacak. Daha çok kişiselleştirilmiş ajandalar, kariyer hedef planları, kendimize gönderdiğimiz notlar, sosyal medya ve network yönetimi gibi uygulamalar ortaya çıkacak. Mikro yazılımlar, aplikasyonlar daha da artacak.
Tüm bunları herkes isteyecek mi, belki bir kısmını. Ama pazarlama gücü ile büyük çoğunluk kullanmak zorunda olacak. Tüm bunlar “big brother” ın mı işine yarayacak? Tabi ki “evet”. Ama zaten çoktandır yarıyor. Önemli olan kişisel güvenlik ve toplumsal çıkarların göz önüne alınarak bu tür projelere katılmaktır.
Bir zamanlar mobil pazarlama ajansımız vardı ve ilk mailingimizde “ mobil iletişim de geçici” demiştik. Çok cesurca bulundu, beğenildi. Aynı şeyi tekrarlıyorum, telepatik iletişim yöntemleri araştırılırken, yapay zeka ve nano teknolojiler geliştirilirken belki tüm bu yazdıklarımız da tarih olacak.
Çok iyi ifade edememiş olabilirim ama ülkemizdeki bir çok girişim projesinin bunları göz ardı ederek ortaya çıktığını fark ediyorum. Bir faydası olur umarım.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
5 yorum:
Mobil iletişim geçici ama bayramlar kalıcı düşüncesi ile bayramınızı kutluyorum.
Sevgilerimle.
Bak, yine insan faktörüne geldik. Yani geleneklerini nesiller boyu hem genleri ile hem eğitim ile taşıyan insanoğluna. Senin de geçmiş bayramını kutlarım. Tüm blog okuyucularının da.
Diğer yazılardaki yorumlarına da baktım. Çok güzel, her zaman katkılarını, eleştirilerini beklerim.
Sevgiler, saygılar.
teşekkür ederim.
sevgilerimle.
Siz bankacılık sektöründe bulundunuz ve bankların veri madenlerindeki güncelliği ve trafiği iyi biliyorsunuz.
1-2 aydır hep şunu düşünüyorum bu madeni kullanarak bireysel hareketleri web2.0 ile birleştirerek ne gibi proje çıkarabiliriz.
derdimi yazarakda anlatamıyorum aslında :D
burada ve burada da biraz bahsettim ama
bu fikir, bankcılık sektöründe bulunan yazılım ve sosyal medya uzmanı gözü ile nasıl görünüyor merak ediyorum.
Tam üstüne bastın Hakan."Bireysel hareketler" doğru bir ifade. Kişisel markalaşmak için zihnimizi, hareketlerimizi takip edebilmeli, ettirebilmeli ve sürekli hatırlayabilmeliyiz. Ne facebook, ne twitter bu anlamda değil. Gör bak, insanlar artık daha özel, daha bireysel yazılımlar peşinde olacak. Sevgiler.
Yorum Gönder